Dilara, iki kız kardeşin büyük ve köşeli olanı, kadınları hep boşanmış ve kendine yeni isimler ve hikayeler yazmış deli bir ailenin bir deli kadını. İlk romanını çizgili bir deftere yazdı, ilk şiir kitabını yayınladıktan sonra bir daha hiç okumadı. Rüyalarında kendini daima bir gemide buldu, gerçek hayatta iki üç senede bir valiz ve ev topladı. Connecticut’ta film, İstanbul’da Psikoloji, Londra’da Yaratıcı Endüstriler, İstanbul’a geri döndüğünde ise Karşılaştırmalı Edebiyat okudu. Milliyet Sanat ve TimeOut İstanbul İngilizce’ye film yazıları, Suret’e psikokültürel makale yazdı. 2011 yılında yazdığı denemelerle Hamamda Deli Var macerası başladı, bir siteden ve adresten fazlası, bir vaat, bir kimlik oldu, bileğinde sırlı bir bilezik gibi durdu, sonunda kalabalıklaştı. Balinalara, kızlarına hediye diye pembe taç değil valiz veren ana babalara ve kadınların erkeklerle aynı şarkıları söyleyebileceği bir dünyaya inanıyor.
25 yaşından beri sevdiği bir sektörde, sevdiği bir film şirketinde, sevdiği bir işi yapıyor. Hala ve daima yazıyor. İlk yazısını kaç yaşında yazmıştı hatırlamıyor.
Öyle değil midir zaten, kim olduğunu kaç yaşında keşfettiğini hatırlamazsın büyürken?